Bir gemi düşünün; binince hayatınızın kurtulacağını düşündüğünüz… İçinden çıkamadığınız dört tarafı denizlerle çevrili bir kara parçasından çıkış bulamadınız ve adaya uğrayan ilk gemiyle uzaklaşmayı aklınıza koydunuz! Konuyu neden bir gemi örneğinden açtığımı söylemem gerekirse cevabım şu olur; “Hayattaki en önemli seçimleriniz ile yanlış istikametleriniz arasındaki en doğru tercihi bineceğiniz o…

Geçen son yirmi yılda bilgi mimarisine heveslice yatırımlar yapıldı. Dünyanın eksik kalan bilgi rezervleri donatıldı. Alımlı çalımlı girişimler reklam panolarında yerini kaptı. İnsanların renkli güneş gözlükleri içinde dünyaya çok daha havalı bakması sağlandı. Artık havalı ve bilgili görünmek için çok da derine inmeye gerek yok maalesef. Oysa ki ben derine…

Aydınlanma inancı; insanoğlunun, kendi bilgeliğine ulaşabilmesi için, kendi içsel yolculuğuna çıkma cesaretini göstermesiyle başlamıştır. Dini inancı ya da yaşam geleneği ne olursa olsun, aydınlanma hali, aslında “Bir yolda oluş durumu”dur. …

İnsanca yaşamak çok ilgi çekici bir kavram olamadı. Çoğu insan insanca yaşamak kavramını defalarca duymuş, bir yerlerden ya da çoğu kitap sayfalarından okumuştur fakat ne anlama gelebileceğinden uzakta kalmayı, kenarda sessizce takılmayı daha önemli bulmuştur. Herşeye uzaktan bakmak, uzaktan yorumlamak ya da eleştirmek çok daha kolay olanıdır. Anlamak çaba ister…

Elinde kupa kahven Saçların salınmış omuzlarına Hafiften dokunuyor deli rüzgar kaşlarına Derin bakışları kesiyor sözün yarısını Soğuk ısırıyor kalbindeki hatıraları Sessizlik yanıbaşındaki romandan sesleniyor Kum saatinin kumları hiç eksilmiyor Zaman sonsuz kere yoktan varoluyor Güzel pazartesi! Kaç kere öptün yanağından güneşi Ateşi çok yakıyor kış akşamlarını Seni çok seviyor pazarın sabah ayazı

Sayfalar rüzgarla dans eder Düzlüğe çıkmaya çalışır gibi Yeşil düzlüklerde uykuya dalar gibi Sayfalar renkli kalemleri arar Sonsuz harflerin alfabelerinde kaybolur gibi Düz duvarlarda bir renk arar gibi Sayfalar sabah sabah uykuları kovalar Rüyanda ne gördün? Anlat bana! Mor bulutlar, pembe yağmur damlaları Fuşya rengi kuşlar kanat kanat oradalar Görmek…

Mutlu bir mektup yazıyor kelimeleri Tatlı su balığı büyülüyor renkleriyle Uykusunda yazıyor mektupları Yazdıkları damağında eriyor Satırları Ekinezya’yı andırıyor Dörtlük dörtlük bölünüyor yudumları Ekinezya gibi kokuyor uykuları Papatyalara Ekinezya’yı anlatıyor günlükleri Beyaz bir sayfa açıyor Tükenmez kalemi parmakları arasında kayıyor Yazıyor bir çift tebessüm dudaklarında Kazıyor cümleleri diline gece yarısında

Onu, büyümeden kurtar Balık Su çok soğuk Onu, görmeden hisset Balık Su çok bulanık Götür onu yüzdüğün kıyılara Ay çok karanlık Gölgesinde yaşıyor kumları En derine batıyor sandalları Kırık kürekleri uzaklara salıyor kendini Resmi gri tonunda gösteriyor halini Soğuk sularda donuyor gün batımları Siyah ne çok yakışıyor sularına Kalpsiz dokunuşları damarlarında Onu, dokunmadan götür Balık Su çok tuzlu

Gel hislerinle Kan gibi kuşat bedenini An gibi anlat kehanetlerini Gel renklerinle Ateşli bir sanrı gibi sar düşlerini An gibi karış dişlerine Gel edebinle Uykusuz bir yakamoz gibi sar gözlerini An gibi yaslan gecelerine Gel bakışlarınla Ateşli bir buzdağı gibi ıslat dudaklarını An gibi yak hasretlerini Gel ellerinle Derin bir kuyuya atlar gibi at hecelerini An gibi atlat yalnızlıklarını Gel kaleminle